17 Ekim 2008 Cuma

YORGUNUM YILLAR...



Sakin ol, güçlü ol, kendini bırakma sakın. Bu da geçecek, yüreğindeki acılar sayfasına yalnızca bir çizik daha atılmak üzere ki; Biliyorum… Bir acıya daha katlanacak ne gücün ne de dermanın kalmadı. Sukunetini koru. Güçlü görün. Güçlü değilsin biliyorum. Ama her zaman ki gibi öyle görünmek zorundasın.

Her şey yolunda gidecek…
Üzülmenin bir anlamı yok. Kendini bırakma sakın. Şimdi hiç zamanı değil.

Yüreğim acıyor artık dayanamıyorum. BEN çok yorgunum…

9 Eylül 2008 Salı

ANNE OLMAK...


Annelik işte böyle bir şey....

Maddi durumu olmayan bir aile yardım için geçen yıl yanıma gelmişti. Hava soğuk ve yağmurluydu. Annenin üzerinde manto ve ayağında botlar vardı. Çocuğun üzerinde ince bir hırka, ayağında terlik ve üstüne üstlük çorapsızdı. Ne bu çocuğun hali böyle bu havada ayağında çorap bile yok dedim. Biz fakiriz dedi....

Hiç çorabı bile yok mu dedim sustu. Bir yardım kuruluşundan gelen içinde ayakkabı, pantolon, mont, kazak, gömlek ve şu anda aklıma gelmeyen bir çok şey vardı. Onu verdim. Gıda yardım paketi verdim. Çanta verdim. Bir velimizin getirdiği yardım torbasının içinden çıkan onlarca çorapta verdim.

Oğlumun küçük gelen kıyafetleri olduğunu ve giydirip giydirmeyeceğini sordum. Giydirim deyince de yarın gel o zaman dedim. En az dört torba giyecek vardı ki; bunlar en fazla bir iki defa giyilmiş fakat küçülen yepyeni kıyafetlerdi. Onlarıda verdim. Teşekkür edip gittiiiii.

Bir kaç gün sonra bu sevimli çocuğu okula girerken gördüm. Üzerinde ne vardı dersiniz. Hiiiiç bir şey o soğuk havada yine önlüğü ile gelmişti. Ayağında ise bu sefer çorap vardı amaaaa yazlık ayakkabılar giymişti. Yaaaa ne bu halin nerede montun, ayakkabıların bak çorabların bile ıslanmış dedim.

Annem bayramda giyersin dedi. Demez mi...

Kadındaki mantığa bak buz gibi havada bayramda giydirecekmiş diye çocuğa giydirmiyor. Yıkarsın yine giydirisin ne olacak ki; çocuk hasta olduktan sonra ne yapsın bayramı...

Annene söyle yarın verilen kıyafetleri giydirsin bayramda yeniden vereceğim dedim.... Yoksa evinize gelip ona kızacağımı söyle dedim:) Tamaaaaam dedi. Yarın giyinip yanıma gel ben bakıyım yakışmış mı dedim.

Giyip geldi:) Çooook yakışmış dedim. Güldü ve gitti.

Bu uzattıkça uzattığım konuyu anlatma sebebim... Bu gün o bayanı yine gördüm. Çocuğunun üstü başı perişan ve leş gibi. Önlüğün üzerinde yaka yok. Okulumuz formaya geçtiğinden. mağazalarda ellerinde kalan önlükler dağıtılması için getirildiğinde hem yaka hem de önlükten çifter çifter verildi öğrenciye.

Ben yine dayanamadım sorduuuum... Ne bu çocuğun hali böyle yakası bile yok bu halde okula gönderiyorsun çocuğu dedim.

Yıkamadııım dedi. Aferiin dedim ne diyim ki başka

Demek kiii. Fakirlik değil bu resmen ilgisizlik. İnsanın fakir olması demek pasaklı olmak, çocuğu arkadaşlarının yanında mahsun ve perişan gönderip boynu bükük bırakmakmıdır ki?

Bir de beşer onar çocuk yapılıyor daha birisine bakamazken. Şaka değil aaaa on çocuuuuk

24 Ağustos 2008 Pazar

İNSANLIĞA SIĞAR MI BU...

SABİRE SULTAN
Şu anda 30 yaşında olan Sabire, kocası tarafından yakıldı. Kocası, bir kavga sonucunda Sabire’nin yüzüne kezzap attı. Sabire bu olayı yaşadığı zaman hamileydi. Bir başka deyişle hamile olması bile onu koca ?iddetinden kurtaramadı.


NECEF SULTAN


5 yaşında uyurken babası tarafından yakıldı. Çünkü baba Pakistan’da değersiz olarak kabul edilen bir kız çocuk daha istemiyordu. Necef yaralarının iyileşmesi için 15 kez ameliyat oldu. Şu anda 16 yaşında 2 gözü kör ve yüzü iskeleti andırıyor.




ATİYE HALİL

3 yıl önce 13 yaşındayken komşularının yaşlı bir akrabası Atiye ile evlenmek istedi. Ailesi kabul etti. Ama Atiye daha küçük olduğunu belirtip bu isteği reddetti. Reddedilmeyi kendine yediremeyen erkek, Atiye’yi kezzapla yaktı.





IRUM SAİD


Şu anda 30 yaşında. Kezzapla yakıldığında 18 yaşındaydı. Evlenmeyi reddettiği erkek caddenin ortasında vücuduna kezzap attı. Kör oldu. Yüzü, sırtı ve omuzları yandı. Tam 25 kez ameliyat oldu ve ancak bu kadar düzelebildi.




Milliyet Gazetesinde yer alan bir haber... Olduğu gibi yayınlıyorum.
Vicdansızlık mı? Delilik mi? Artık siz karar verin. Bunları yapanların ve yapılmasına izin verenlerin de ruh sağlıklarının yerinde olmadığı kesin... Bu zihniyet değişmediği sürece de böyle devam edeceğini bilmek insanı kahrediyor.Çok üzücü çok.













8 Ağustos 2008 Cuma

GİDİYORUM...

Olmadı arkadaşlarım ben buraya bir türlü ısınamadım. Gidiyorumla başladım :) Gidiyorumla gidiyorum işte.. Hayatımda halletmem gereken bir takım şeyler var bunları bir düzene koymam gerekiyor. Beni rahatsız eden bir takım olaylar nedeniyle de sizlere hep sıkıntı yansıtığımın farkındayım. Canım arkadaşım Üçtemmuz'un en sevdiğim sözü... Yaz dökül içine atma da ne yaparsan yap:) İşte ben de yazıp dökmek için bazen yine eski blogumu kullanacağım adresi biliyorsunuz dimiiii:) http://sensizken.blogcu.com/
***********************************************************************************
Sevgili arkadaşım Hayalbahçe... Blogcu'dan az çok tanışıklık olsada burası birbirimizi daha iyi tanımamıza vesile oldu. Senin gibi harika bir dost kazandığım için inan çok mutluyum. Teşekkür ederim. Canıııım:)
Sevgili arkadaşım Mavi dünyadan ... Senin gitmeni engelledim ama; ben senin yokluğunda gidiyoruuuum :)
Sevgili arkadaşım Şirane sizlere gidiyorum diyorsam da.... Ziyaretlerimi ihmal etmemeye gayret edeceğimden şüpheniz olmasın.
Hepinizi seviyoruuuum görüşürüz....

***********************************************************************************
Dikkaaaaat: Bazen; arkadaşlarım listesi kendiliğinden silinip tekrar geri geliyor sizleri sildiğimi sanmayııın :) BU KALP SİZİ UNUTUR MU

***********************************************************************************
İşte gidiyorum. Bir şey demeden. Arkamı dönmeden. Şikayet etmeden. Hiç bir şey almadan. Bir şey vermeden. Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum. Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde. Yürüyorum sanki senin yanında. Sesin uzaklaşır her bir adımda. Ayak izim kalmadan gidiyorum. Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı. Gönül kuşu şarkıdan yorulmadı. Bana kimse sen gibi sarılmadı. Işığımız sönmeden gidiyorum.

1 Ağustos 2008 Cuma

EŞİM BENİ YEMEĞE GÖTÜRDÜÜÜÜ...

Eee ne var bunda demeyin, çok şey var tabiii... 16 yıllık evlilikten sonra insan başbaşa sokağa çıktınmı çok kıymetli oluyor. Canım haksızlık ta etmiyim hani hiç mi çıkmadık çıkıyoruz daaa bu ara pek fırsat bulamamaştık.
Önce deniz kenarında, mis gibi balık yedik. Ben tam bir balık hastasıyımdır. Ardından deniz kenarında mehtabı izledik. Elele tutuşarak tabiii :) sonra otantik bir çaybahçesinde çayımızı içip sohpet ettik. Ardından yine dolaşmaya başladık. Gezdiğimiz yerleri anlatıp sizi sıkmakta istemiyorum. Hani meşhur bir şiir vardır bilirsiniz. Sevemedi istanbul ikimizi daha önce okumamış olanlar mutlaka okumalı.... http://sensizken.blogcu.com/

İstanbul hiç doymadı bize bir tanem... Biz de ona doyamadık der şiirin sonunda....
Biz o gece İstanbul'a doyduk efendiiiim.
Neden anlattım bunları ? Öncelikle eşim okursa bir daha götürsün diyeee :))))
Mutluluğumu siz değerli arkadaşlarımla paylaşmak içiiin... En önemlisi de; belki hayat gailesi ile bu tür bir geceye hasret kalmış biri okurdaaaa hadi hanım bizde gidelim desin diyeeeee :)

Böyle bir küçük kaçamak tavsiye olunuuuuuuur.



28 Temmuz 2008 Pazartesi

TELEFONUNUZ MU BOZULDU... süpriiiiz


Evet telefonum bozulduuuu... Olsuuun garantisi var. Hiiç üşenmeden tam üç vesaitle gidilen en yakın yetkili bayisine götürdüm... Telefonu aldılar ve size üç gün içinde bilgi mesajı gelecek dediler. Yooo üç gün bile sürmedi hemen ertesi gün geldi. Telefonunuzun ekonomik arızası mümkün değildir... Lütfen gelip alın yazıyordu ben hııııı dedim o da ne demek tabi kendi kendime neyse eve geldim ve yetkili bayi yi aradım. Bana böyle bir mesaj geldi ne demek dedim.
Ne dese beğenirsiniz ? Ana kart ısıtılmış... Efendim o ne demek yani telofonunuz açılmış, nasıııl yani yetkili olmayan bir kişi tarafından müdahale görmüş....
Ben bu telefonu aldım ve bozulur bozulmaz hiç üşenmeden yetkili bayisine götürdüm. Yetkisiz kişiye müdahele ettirmedim. böyle bir uygulama yooook ben bunları tabi ki ithalatçı firmaya anlatıyorum. sonuç sıfııııır .Bizim teknik elamanımızın raporu vaaaaar diyooo iyide ben yok mu diyom böyle bir rapor varsa senin telefonunun bana satılmadan önce böyle bir uygulama görüp satışa çıkarıldıysaaa ben bunu nereden bileceğim ki... Benim suçum neee
Bilmiyorum size aktarabildimmi ama daha telefonun garantisi dolmadan bozuluyor ve siz bunun tamirat görmüş bir telefon olduğunu öğreniyorsunuz.
Bu olaydan neler öğrendik:
Bir: telefonlarda anakart varmııış
İki: bir de ısıtılıyormuş.
Üç: garantisi var mııı belli değil olmayabiliyoooo
Dört: bunu yazmıyım ayıp olacak.
beş:ekonomik arıza mümkün olmuyormuş.
altı: telefonu satın almadan önce açılıp açılmadığı bilenemiyoooo
Yedi: Sizde keriz gibi gidip garantili mal alyorum deyip parayı bastırıyormuşsuuz.
Benim bayaaaa kültürüm arttı. Yani yeni terimler öğrendim bu sayede.
Malına sahip çık kardeşim... Koskoca fimasın telefonu ilk tüketicinin açması için bir ambalaj akıl edemiyormusun. Yoksa işine mi gelmiyo? düşük kalite mallarımı piyasaya sürüyorsunuz.
İsminin karalanmasına ne fırsat veriyorsun.

14 Temmuz 2008 Pazartesi

HOŞÇAKAL...


Rahmetli babamla çekilen son fotoğrafımız... Üzerinde ki gömleği babalar gününde almıştım. Önce bana kızdı, neden aldın dedi... Ben de gülüp hep sen mi bize alacaksın bu seferde ben sana bir şey alıyım dediğimde... Tamam bunu alacağım ama sakın bana bir şey alma ben üzülüyorum. Siz gençsiniz bana alacağınıza kendinize alın demişti. Benden başka da hiç bir kardeşim ya da abilerimden hediyelerini almamıştı. Bu size ders olsun bir daha bana bir şey almazsınız böylece demişti. Babalar günü diye bir şey yoktu bizim evimizde. Bazen onu sıkıştırıp zorla öperdik. Kaşlarını çatıp bıyık altından gülerdi bize.
Evlendikten sonra... Ben ne zaman ziyaretlerine gitsem mutlaka o gömleği giyer, beni kapıda karşılayıp babasının karakızı gelmiiiiiş derdi.
Bu gün rahmetli Kazım Koyuncu'nun hoşçakal adlı şarkısını ilk defa dinledim, ya da daha önce dikkatimi çekmemişti bilemiyorum. Hemen gidip CD'sini aldım. Bıkmadan usanmadan dinleyebilinecek çok duygusal bir şarkı dinlemelisiniz mutlaka ... Biraz ağlattı beni ama olsun.
Şarkı sözlerini sizinle paylaşmak istiyorum.
İşte gidiyorum.
Bir şey demeden.
Arkamı dönmeden.
Şikayet etmeden.
Hiç bir şey almadan.
Birşey vermeden.
Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum.
Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde.
Yürüyorum sanki senin yanında.
Sesin uzaklaşır her bir adımda.
Ayak izim kalmadan gidiyorum.
Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı.
Gönülkuşu şarkıdan yorulmadı.
Bana kimse sen gibi sarılmadı.
Işığımız sönmeden gidiyorum.

12 Temmuz 2008 Cumartesi

BU GÜN BENİM EVLENDİĞİM GÜNDÜR...

Başlıktan da anlaşılacağı gibiiii :) Bu gün evlilik yıl dönümümüz. Eşim hatırlamadı bile dedim ki :) Eşim bana ne aldıııın diyerek yanıma geldi.
Biz kadınlar böyle şeylere fazla mı önem veriyoruz. Bilemiyorum ama hatırlanmak güzel şey canım :)

12.07.2008-12.07.1993= kaç olmuş ben hesaplayamadım:)